KKTC

Sistematik Kaçağa Düşürme: Devletin Ek Gelir Tasarımı mı?

Genç TV'de yayınlanan 'Diğerleri' programında konuşan Kuzey Kıbrıs Türkmen Kardeşlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Bahtiyar Gedayev, yatay geçişten vatandaşlık rejimine, iş kazalarından sağlık faturalarına kadar üçüncü ülke uyruklu işçilerin karşı karşıya kaldığı sistematik sorunları anlattı. Programda, yalnızca Türkmenistanlı ve Bangladeşli işçilerin değil, tüm üçüncü ülke uyrukluların KKTC ekonomisine sağladığı yüz milyonlarca liralık katkıya rağmen 'günah keçisi' ilan edildiği vurgulandı.

Genç TV ekranlarında üçüncü ülke uyruklu işçilerin görünmeyen gerçekleri

Genç TV'de Elif Evrensel'in hazırlayıp sunduğu 'Diğerleri' programının son bölümünde, KKTC'de yaşayan Türkmenistanlı işçilerin durumu ele alındı. Programın stüdyo konuğu, Kuzey Kıbrıs Türkmen Kardeşlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Bahtiyar Gedayev oldu.

Evrensel, önceki programda Bangladeşli topluluk lideri İsmail Muhammed Bhuiyan'la konuşulan sorunlara atıf yaparak, 'Yasa gücünde kararnamelerle sistemin dışına itilen tek topluluk Bangladeşliler değil; Pakistanlılar ve Türkmenistanlılar da aynı kefede' diyerek yayının çerçevesini çizdi.

'Yaklaşık 17 bin Türkmenistanlı var, sanayiden bakıcılığa her yerdeyiz'

Gedayev, 2005'ten beri KKTC'de yaşadığını, pandemi döneminde yaşanan ağır ekonomik sıkıntılar nedeniyle dernekleşme kararı aldıklarını anlattı. İçişleri Bakanlığı'ndaki temaslarından aldığı bilgiye göre, pandemiden hemen önce KKTC'de yaklaşık 17 bin Türkmenistanlı bulunduğunu söyledi.

Türkmenistanlıların daha çok Lefkoşa Sanayi Bölgesi başta olmak üzere; sanayi, inşaat, bakıcılık, market kasiyerliği, pazarlama gibi alanlarda çalıştığını; Girne, Mağusa, Lefke ve Güzelyurt'ta da dağınık bir nüfus olduğunu belirtti.

Yatay geçiş, geriye dönük çıkış ve 'kaçağa düşme' mekanizması

Programda en çok üzerinde durulan başlıklardan biri, üçüncü ülke uyruklu işçilerin kolayca 'kaçak' statüsüne düşmesine yol açan mevzuat ve uygulamalar oldu.

Gedayev, geçmiş yıllarda yatay geçiş sürecinde yaşadığı deneyimi şu sözlerle aktardı:

'İstifamı yasal sürede veriyorum, her şey kâğıt üzerinde düzgün ilerliyor. Sonra geriye dönük çıkış veriyorlar; 20-30 gün geriye dönük durdurma yapılıyor ve sen bunu sonradan öğreniyorsun. Bir bakıyorsun, kaçağa düşmüşsün.'

Bunun hem işverenin sorumluluğundan kaçmak için kullandığı bir araç, hem de işçiyi deport korkusuyla şikâyet mekanizmalarından uzak tutan bir baskı aracı olduğuna dikkat çekildi. Af beklentisiyle yıllarca kayıt dışı çalışmak zorunda kalan çok sayıda Bangladeşli, Pakistanlı ve Türkmenistanlı olduğunun altı çizildi.

45 günlük süre, muhaceret affı ve sistematik 'ceza ekonomisi'

Programda, geçmişte 60 gün olan sürenin 45 güne düşürülmesi de eleştirildi.

Gedayev, kaçağa düşen bir işçinin 45 gün içinde hem iş bulup hem tüm evrakları tamamlaması gerektiğini, pratiğin teoriyi tutmadığını anlattı. Evrensel de hafta sonları, mesai saatleri, iş bulma süreci ve işverenlerin geciktirdiği yatırımlar hesaba katıldığında, bu sürenin fiilen 'yetişmesi imkânsız' bir takvim yarattığını vurguladı.

Kaçak statüsüne düşenlere günlük 2.500 TL civarındaki cezaların birikip astronomik tutarlara ulaştığı, bu ceza rejiminin de fiilen bir gelir modeli gibi çalıştığı ifade edildi.

Asgari ücret altı maaş, 7/24 çalışma ve %40 kesinti tartışması

Türkmenistanlı işçilerin büyük kısmının asgari ücretin altında çalıştırıldığı, özellikle yatılı bakıcıların 7/24 mesai yaptığı, resmî tatil ve fazla mesai haklarının fiilen yok sayıldığı programda açıkça dile getirildi.

Evrensel, Ticaret Odası'nın baskısıyla gündeme alınan, %40 kesinti uygulamasını hatırlatarak şu çelişkiye dikkat çekti:

'Madem %40'ını kesiyorsun, bari insanı 8 saat çalıştır. Bugün bakıcılar 16 saat fiilen çalışıyor, 8 saatin parasını alıyor; bir de üstüne kesinti yapılıyor.'

İş kazaları, 212 bin TL'lik fatura ve derneklerin omzuna yüklenen sağlık sistemi

Programda, son bir yılda iş kazalarında hayatını kaybeden Bangladeşli işçilerin hatırlatılmasının ardından, Türkmenistanlı bir işçinin yaşadığı ağır kaza örneği paylaşıldı.

Ön izin sürecinde olan, yani fiilen çalışan bir Türkmenistanlı işçinin düşerek kalça ve kemik kırığı yaşadığı, sigorta kaydı eksikliği nedeniyle devlet hastanesinde kendisine yaklaşık 212 bin TL'lik fatura çıkarıldığı anlatıldı.

Dernek, diasporanın kendi içinde para toplayarak bu tutarı ödemeye çalıştı; Sağlık Bakanlığı'nın %50 indirim yaptığı, fakat kalan meblağın dahi işçi için 'altından kalkılamaz' olduğu vurgulandı. Evrensel, ödenen primlere rağmen böyle durumlarda İhtiyat Sandığı ve sigortanın devreye girmemesini sert dille eleştirdi.

343 milyon TL'lik görünmez fon: 'Turizm adası değil, yabancı işçi fonu ülkesi'

Evrensel, 2025 Mart verilerine atıfla KKTC'de 83.794 yabancı işçi bulunduğunu, brüt asgari ücret ve %4 + %4 İhtiyat kesintisi üzerinden yaptığı hesapla her ay 343 milyon TL'lik 'tertemiz fon' yaratıldığını aktardı.

Turizmin ve eğitimin getirilerinin büyük kısmının özel sektörde kaldığını, buna karşın İhtiyat Sandığı kesintilerinin doğrudan, düzenli ve risksiz bir kamu geliri işlevi gördüğünü belirterek şu soruyu sordu:

'Hem bu milletten her ay 343 milyon tertemiz para al, hem bu insanları duvar dibine dizip ters kelepçeyle teşhir et, hem de haklarını teslim etme. Bu paket bir arada olmaz.'

Vatandaşlık, çifte vatandaşlık yasağı ve vatansız çocuklar

Programın en çarpıcı başlıklarından biri, Türkmenistanlı ailelerin vatandaşlık sonrası yaşadığı vatansızlık riski oldu.

Türkmenistan'ın çifte vatandaşlığı tanımaması nedeniyle, KKTC vatandaşı olan Türkmenistanlıların fiilen Türkmenistan vatandaşlığını kaybettiği; buna rağmen KKTC'de doğan çocukların da çeşitli gerekçelerle kimlik alamadığı vakalar aktarıldı.

Evrensel, 7 yaşında okula başlayamayan, kimlik verilmeyen çocuk örneklerini hatırlatarak, 'Bu ülkede vatansız kalan çocuklar var, bu bir idari hata değil, sistematik bir boşluk' değerlendirmesini yaptı.

Devletten beklentiler: Af, yatay geçişin eski hâli, Türkçe kursu ve sosyal adalet

Programın sonunda Gedayev ve Evrensel, devlete yönelik temel talepleri somut başlıklar altında topladı:

  • Kaçağa düşen binlerce üçüncü ülke uyruklu için genel muhaceret affı,
  • Yatay geçiş haklarının eski, daha esnek rejime geri dönmesi,
  • Özellikle çocuklar için ücretsiz, Türkçe dil eğitimi,
  • İş kazalarında mağdur olan işçilerin ailelerine kamusal destek ve tazminat mekanizmaları,
  • Ödenen sigorta ve İhtiyat primlerinin sağlık ve emeklilik süreçlerinde gerçek karşılığının verilmesi,
  • Vefat eden işçilerin cenazelerinin memleketlerine gönderilmesi için cenaze nakli desteği.

Evrensel, bu tabloyu, 'yabancı işçiyi ekonomik olarak kullanan, hukuken kilitleyen, siyaseten de günah keçisi ilan eden bir düzen' olarak tanımladı ve yetkililere şu çağrıda bulundu:

'Ya bizimle muhatap olun ve bu sorulara şeffaf cevap verin, ya da en azından internet sitelerinize doğru bilgiyi, bizim anlayacağımız dillerde koyun. İnsanların kaderi memur inisiyatifine bırakılamaz.'

Program, önümüzdeki hafta 'İhtiyat Sandığı'ndaki paralar nerede ve nasıl geri alınır?' başlığıyla CTP Milletvekili Devrim Barçın'ın konuk olacağı yeni yayın duyurusuyla sona erdi.