Aynı Yönetim Zihniyeti: Bakımsız Barajlar, Doldurulan Dere Yatakları, Kontrolsüz İmar

Programın ilk bölümünde sel felaketinin nedenleri ele alındı.
Rahvancıoğlu, barajların bakımsız bırakıldığını, dere yataklarının kapatıldığını ve yıllardır yapılan uyarıların yok sayıldığını belirtti. Güney Kıbrıs'ta benzer bir sorun yaşanmamasının yönetim farkını açıkça ortaya koyduğunu söyledi.

'Bu ülkede plan yok, denetim yok. Aynı zihniyet çevrede ne yarattıysa iş yaşamında da aynısını yaratıyor.'

Taşkın alanlarının yapılaşmaya açılması ve tarımsal verimliliğin yok edilmesi, felaketin kaçınılmaz bir son olarak tanımlandı.

İnşaat Sermayesi: Kâr İçin Doğayı, Emeği ve Kentleri Tüketen Model

Programın en geniş bölümlerinden biri inşaat sektörüne ayrıldı.
Rahvancıoğlu sektörü 'kapkaççı sermaye' olarak nitelendirdi ve şu tespitleri yaptı:

  • Taşkın alanları betonlaştırıyor,
  • Dağları oyuyor, dere yataklarını dolduruyor,
  • Ucuz işçilikle kâr yaratıyor,
  • İş kazalarına, iş cinayetlerine zemin hazırlıyor,
  • Kalitesiz ve riskli yapılarla toplumu tehlikeye atıyor.

Japonya'daki iş güvenliği standartları örnek gösterilerek, KKTC'deki denetimsizliğin boyutu çarpıcı şekilde ortaya kondu:

'Bizde 'yeşil bir bez' gerip buna iş güvenliği deniyor. Japonya'da inşaattan çıkan kamyonun tekerleği bile yıkanmak zorunda.'

Siyasette Görmezden Gelinen Bir Parti: Bağımsızlık Yolu Neden Masada Değil?

Evrensel, Cumhurbaşkanlığı'nın düzenlediği siyasi parti toplantısına Bağımsızlık Yolu'nun davet edilmemesini eleştirirken, 'emekçilerin mecliste bir tek temsilcisinin olmaması bu ülkenin utancıdır' dedi.

Rahvancıoğlu, davet kriteri olarak belirlenen '%3 barajı'nın yasal bir zorunluluk değil, tamamen siyasi tercih olduğunu vurguladı.

'İşçinin El Kitabı': Bilgiye Erişim Hayatta Kalma Meselesi

Rahvancıoğlu, işçilerin günlük hayatta karşılaştığı sorunlara çözüm yollarını anlatan İşçinin El Kitabı'nı tanıttı.
Kitap, sendikalar tarafından ücretsiz dağıtılıyor ve mevcut mevzuatın pratik karşılıklarını içeriyor.

İş Değiştirme Hakkının Engellenmesi: Patron Talepli Bir Köleleştirme Mekanizması

Yabancı işçilerin iş değiştirme süresinin 6 aydan 1 yıla çıkarılması, programın en kritik başlıklarından biri oldu. Bu düzenlemenin hükümet değil, doğrudan patronlar tarafından talep edildiği vurgulandı.

Amaç net bir şekilde tarif edildi:

  • İşçi kötü koşullardan kaçamasın,
  • Daha iyi ücrete geçemesin,
  • İşveren karşısında güçlenmesin.

'Rekabet iyidir derler; ama işçiye gelince rekabetin kapısını kilitlerler.'

Bu uygulama nedeniyle işçiler süresi dolmadan işten çıkarıldıklarında otomatik olarak kayıt dışına düşüyor.

Kayıt Dışı Duruma Düşürmenin Anatomisi: Bilgi Eksikliği, Manipülasyon ve Ceza-Af Sarmalı

Programda açıkça ortaya kondu:

  • İşçiler çoğu zaman kendi kusurları olmadan kaçak durumuna geçiyor.
  • 40 günlük geçiş hakkı ya bilinmiyor ya da işveren tarafından kötüye kullanılıyor.
  • Devlet mevzuatı işçiye ulaşılır kılmıyor.
  • Sonuçta ceza ve af mekanizmaları bir gelir modeline dönüşüyor.

Evrensel bu tabloyu şöyle özetledi:

'Bu düzen çözümsüzlüğü kâr modeline çevirmiş durumda.'

Canlı Yayına Yansıyan Gerçekler: Ücret Gaspı, Taciz, Acentalar, Barınma Krizi

Yayına gelen izleyici mesajları, sahadaki sömürüyü tüm boyutlarıyla gözler önüne serdi:

  • Asgari ücretin çok altında maaşlar,
  • Maaşın üçüncü kişilere teslim edilmesi,
  • Acentaların para toplaması,
  • Taciz ve mobbing,
  • 20-30 kişinin kaldığı sağlıksız lojmanlar.

Rahvancıoğlu net konuştu:

'İşveren maaşı ödemek zorunda, ödediğini ispatlamak zorunda. Kesinti yapamaz.'

İşçilerin 'tüm haklarımı aldım' şeklindeki belgelere imza atmaması gerektiği vurgulandı.

Mobbing Yasası Yok: Patronun Elindeki En Sessiz Baskı Aracı

KKTC'de hâlâ bir mobbing yasası bulunmadığı için işverenlerin çalışan üzerindeki psikolojik baskıyı sınırsızca kullanabildiği anlatıldı.
Görev değişikliği, tehdit, baskı ve yıldırma yöntemleri nedeniyle işçilerin hak arama süreçleri başlamadan bitiyor.

Sendikalar Daralmış: Yabancı İşçiler Kapının Dışında Bırakılıyor

Evrensel, bazı sendikaların yabancı işçileri 'vatandaş değiller' diyerek geri çevirdiğini aktardı.

Rahvancıoğlu ise sorunun daha derin olduğunu belirtti:

  • Aynı iş yerinde çalışan iki kişiden biri sendika üyesi değilse ilgilenilmiyor,
  • Yabancı işçilerin örgütlenmesi hayati önem taşıyor,
  • Yardım değil, örgütlü mücadele çözüm getirir.

'İşçiyi kurtaracak olan biz değiliz; işçinin kendisi örgütlenirse güçlenir.'

Elçilik Önünde Yarı Yolda Bırakılan İşçiler: Çarpıcı Bir Örnek

Programda yer alan somut bir vaka programda detaylıca anlatıldı:

  • Bir firma işten çıkardığı 50-60 işçiyi otobüse doldurup elçilik önüne bıraktı.
  • Elçilik önce ilgilenmedi.
  • Sendikalar devreye girince elçilik geri adım attı.
  • Firma işçilerin bilet parasını ödemek zorunda kaldı.

Bu örnek, görünür olmanın ve örgütlü hareketin etkisini ortaya koydu.

Devlet Denetim Yapmıyor: 'Birkaç Patron Bedel Ödese Sistem Değişir'

Rahvancıoğlu'na göre, denetim mekanizmasının çalışmaması hem sömürüyü hem kayıt dışılığı besleyen temel neden:

'5 bin iş yerinin hepsine gitmeye gerek yok. Birkaç patron ciddi bedel ödesin, düzen kendiliğinden değişir.'

Ancak bunun yapılmadığı, patronların maliyet düşürme adına sistematik olarak kural ihlali yaptığı ifade edildi.

Sonuç: Bu Sorun Kişisel Değil, Politik Tercih

Programın ortak sonucu şuydu:

  • Yabancı işçilerin yaşadığı kriz münferit olaylar değil, bilinçli tercihlerle kurulan bir düzenin sonucu.
  • Bu düzen değişmeden sorunlar çözülmeyecek.

Çözüm başlıkları net biçimde sıralandı:

TAM Parti, cumartesi günü Merkez Lefkoşa'da Yılbaşı Dayanışma Pazarı düzenleyecek
TAM Parti, cumartesi günü Merkez Lefkoşa'da Yılbaşı Dayanışma Pazarı düzenleyecek
İçeriği Görüntüle
  • İş değiştirme engeli kaldırılmalı,
  • Af-ceza döngüsü gelir modelinden çıkarılmalı,
  • Denetim mekanizmaları işletilmeli,
  • Mevzuat tüm dillere çevrilmeli,
  • Sendikal örgütlenme güçlendirilmeli,
  • İşçi görünür hale gelmeli.

Kaynak: RSS